Bu araştırma Kıbrıslı Türk kimliği sunma hakkında. Üç sinema filmini analiz edildi: Dişi Düşman (1966), Önce Vatan (1974) ve Gölgeler ve suretler (2010). Son ondokuzuncu yüzyıldan şimdiki zamana...Show moreBu araştırma Kıbrıslı Türk kimliği sunma hakkında. Üç sinema filmini analiz edildi: Dişi Düşman (1966), Önce Vatan (1974) ve Gölgeler ve suretler (2010). Son ondokuzuncu yüzyıldan şimdiki zamana Kıbrıslı Türk kimliğinin gelişimi araştirildi. Bu filmler Kıbrıs’ta tarihi üç önemli olay olarak yaklaşık eş zamanlı oluyor: Dişi Düşman (1966) Kıbrıs Cumhuriyeti kurulduktan (1960) sonra üretildi; Önce Vatan (1974) Türkiye’nin Kıbrıs Harekâtından (1974) sonra üretildi; Gölgeler ve Suretler (2010) Kuzey ve Güney Kıbrıs sınırı açildıktan (2004) sonra üretildi. Dişi Düşman’ın ve Önce Vatan’ın yönetmenleri Türkiye’de doğdular ve Gölgeler ve Suretler’in yönetmeni Famagusta da, Kuzey Kıbrıs’ta doğdu. Yönetmenlerin nerede doğduklari önemli, çünkü Turkiye Kıbrıslı-Türk kimliği etkisi geçti/geçiyor. Analizden önce, kimliğin kavramı araştırılı. Birinci bölümde, ondokuzuncu yüzyıldan şimdiki zamana Kıbrıs’ın tarihini anlatıyor. İkinci bölümde, Kıbrıslı Türk’ün kimlik gelişmesi, Kıbrıs’ın tarihi ile eş zamanlı oluyor. Üçüncü bölümde, bu üç filmi analiz ediyor. Yıllar geçtikçe, sinema filminde Kıbrıslı Türk kimliği sunumu değişti. Dişi Düşman’da ve Önce Vatan’da, Kıbrıslı Türk kimliği geliştirdi, Yunanlı-Kıbrıslara karşı koyabilmek yüzünden. Gölgeler ve Suretler’de, Kıbrıslı Türk kimliği daha esnek. Daha her şeyi saran bir kimlik: Bir Kıbrıslı kimlik, Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Yunanlar. Bu araştırmada bir kimlik çerçevesi var. Filmlerin analizi sırasında, başka kimlikler (Yunanlılar, Yunan-Kıbrıslılar, Türkler) araştırıldı ve semboller ile araştırıldı: dış görünüş, dil, duvar yazıları ve bayraklar gibi.Show less
De laatste tien à vijtien jaar is er in Turkije onder invloed van het verschijnsel “Ottomania,” nostalgie en liefde voor alles wat naar de Osmaanse tijd ‘smaakt,’ redelijk veel geschreven over de...Show moreDe laatste tien à vijtien jaar is er in Turkije onder invloed van het verschijnsel “Ottomania,” nostalgie en liefde voor alles wat naar de Osmaanse tijd ‘smaakt,’ redelijk veel geschreven over de Osmaanse keuken en met name Osmaanse gerechten. Kookboeken om thuis de authentieke Osmaanse cuisine te doen herleven worden als warme broodjes verkocht. Een vergelijkbare fascinatie voor de Osmaanse cultuur is op het gebied van dranken te zien. Zo wordt boza, een gefermenteerd drankje van gierst dat erg populair was in Osmaanse tijden maar een tijd lang, op een enkele uitzondering na nergens meer verkocht werd, nu verkocht in Turkse supermarkten. Deze plotselinge hernieuwde belangstelling voor boza wekte bij mij de interesse op om de geschiedenis van de Turkse drinkcultuur te onderzoeken: Wat dronken de Osmanen, waren er problematische dranken, veranderde de drinkcultuur met de oprichting van de Republiek Turkije in 1923, hoe kunnen we de opleving van de belangstelling voor Osmaanse drankjes sinds enkele jaren verklaren en wat zijn de redenen voor het recente alcoholverbod/genotsmiddelenontmoedigingsbeleid van de AKP-regering?Show less